İstanbul’un hatta Türkiye’nin bir çok yönü ile en özel yerlerinden bir tanesi Büyükada. Her mevsim gidilebilecek olan ada yaz aylarında fazlasıyla kalabalık olduğundan benim tavsiyem ilkbahar ve sonbahar ayları olacak.
Bence Büyükada gezisi feribota binince başlıyor ama feribottan inince de tarihi iskele ile Büyükada'nın ruhunu hissediyorsunuz adeta. Dümdüz ilerlerken sağlı sollu dükkanların arasında meydana ulaşıyorsunuz. Artık buradan gideceğiniz yönü seçebilirsiniz. soldan devam ederseniz adanın hareketli Kumsal Mahallesi'ne giriyorsunuz. Burada da yine yeme içme için çok çeşitli seçenekler bulunuyor. Merak ettiklerinizi deneyimleyebilir hoşça vakit geçirebilirsiniz.
Büyükada'da kahvaltı tavsiyesi isterseniz size bir serpme kahvaltı önereceğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Büyükada Börek & Pasta Fırını'na rotamızı çeviriyoruz. Keyifli ve hareketli bir sokakta orjinal tap taze ürünler ile kahvaltı yapmak isterseniz buraya kesinlikle şans vermelisiniz.
Kahvaltımızı yaptıysak biraz yürüyelim. Büyükada da iskeleden inip sola doğru devam ederseniz Kumsal Mahallesi'ne ulaşıyorsunuz. Deniz kıyısı kordon şeklinde gittiğiniz mevsime göre yürüyüş yapabilir yada buradan denize girebilirsiniz. Kordonun ileri ucunda sıra sıra balık restoranları var söz konusu ada ise olmaz olmaz tabiki. Ara sokaklara girip şahane konakları görmeyi de unutmayın.
Böylesine ruhu olan bir yerde size bir otel tavsiyesinde bulunmasam üzülürdüm. 1908 yılında açılmış bir tarafta Marmara Denizi'ne bir tarafta İstanbul'a bakan her köşesinde fotoğraf çekmek isteyeceğiniz Splendid Palace Hotel 69 odalı Büyükada'nın simgelerinden. Bana cafesinde kahve içmek düşmüştü, siz otelinde kalmak yada restoranında yemek yemek isterseniz mutlaka uğramalısınız.
Büyükada denince ilk akla gelen şeydir belkide şahane köşkleri. Adanın ruhunu hissetmek için Çankaya Caddesi boyunca ve ara sokakları da keşfederek mutlaka bir yürüyüşe çıkmalısınız. Fotoğraf makineniz yanınızda olsun fotoğraf çekmeye doyamayacağınız sanat eseri niteliğinde pek çok konak karşınıza çıkacak.
Bunlardan ilki Mizzi köşkü şu an otel olarak kullanılıyor. Tuhaf denilebilecek mimarisiyle kırmızı yığma tuğladan yapılmış kulesinden dolayı kırmızı köşk de denir.
Troçki Evi Leon Troçki'nin Rusya'dan sürüldükten sonra 3,5 yıl yaşadığı Köşktür. Bu nedenle Ruslar'ın da büyük ilgisi vardır bu yapıya. Son yıllarda maalesef bakımsız kalmış.
Yürüyüşünüze devam ettiğinizde gazeteci Ahmet Emin Yalman'ın adı taşıyan Yalman Köşkü var. İyi bir tv dizisi izleyicisiyseniz bir yerlerden hatırlayabilirsiniz bu yapıyı.
Con Paşa Köşkü de adanın güzelliğinden etkilenen İdare-i Mahsusa yöneticisi Con Paşa tarafından 1880 yılında yaptırılmış günümüzde de ihtişamından hiçbirşey kaybetmemiş.
Özellikle değindiğim bu köşkler ve konaklar dışında daha pek çok yapı yürüyüşünüz boyunca sizi kendisine hayran bıraktıracaktır.
Hayran hayran köşklere bakarken adanın yükseklerine doğru ne zaman ilerlediğinizi bilemeyebilirsiniz. Adanın hakim bir tepesinde bulunan Aya Nikola Kilisesi öncelikle manzarası ile sonra da narin ve şık mimarisi ile kendisine hayran bırakıyor. İlk defa tarihi kayıtlarda 1680 yılında geçen kilisenin tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Tarih boyunca kimi zaman okul, kimi zaman misafirhane, kimi zaman manastır olarak kullanılmış. Yücetepede'deki kiliseye yürüyerek gitmek isterseniz mesafenin çok kısa olmadığını söylemek zorundayım.
Farklı kültürlere ev sahipliği yapmış adada bu dokuyu hissettiren müzelerin olması gerekir. Yeterli bulmamakla birlikte Bir kent müzesi olan Adalar Müzesi'nde kentin belleği, kültür ve ruhunu hissedebileceğiniz eserlerin sergilenmesinin yanı sıra zaman zaman çeşitli geçici ve konuk sergilere de ev sahipliği yapıyor.
Ben Büyükada’daki keyifli günümü tatlı sonlandırmak istedim. Özellikle de sıcak bir günde Büyükada'ya geldiyseniz çarşıdaki Roma Dondurma'yı mutlaka denemelisiniz. Önündeki sıradan mutlaka denemeniz gerektiğini zaten anlayacaksınız.
Adaya her gittiğimde daha güzel olmasını umarken özellikle son yıllarda bunu tam tersini üzülerek görüyorum. Henüz vakit varken daha çok tadını çıkarmamız temennisiyle.